1800'lerin sonunda Batı Avrupalı teknoloji üretebilen ülkelerin hepsinde 'otomobil' icat edilirken, onlar kadar koloni zengini, ileri teknoloji sahibi Hollanda bu yarışta geri kalamazdı.
Nitekim 1898’de Amsterdamlı at arabası üreticisi Spijker kardeşler Jacobus ve Hendrik-Jan, Karl Benz’den bir motor alarak, onu arabalarından birinin önüne koyuverdiler.
Sadece 5 yıl sonra 4X4 çeken ve her tekerleğinde freni olan 6 silindirli 80 beygir gücündeki Spiker, markanın gideceği yolu belirlemişti. Bunlar egzotik, teknolojik olarak çok üstün, herkesin alamayacağı kadar pahallı olacaktı.
1907’deki ünlü Pekin-Paris yarışını bir Spiker ikinci bitirince, markanın önü iyice açıldı.
Ancak 1’ inci harp rüyayı bozdu; Spiker, teknolojisini Hollanda Uçak fabrikası N.V. ile birleştirdi ve uçak üretimine başladı. Bu kısa ve çok ateşli geçmişten sonra, Harp sonrası problemler ve onu takip eden 2’nci harp ile 1925’den 2000 yılına kadar marka uykuya daldı.
2000 yılında bir uyandı, pir uyandı! Amblemi olan ‘telli bir tekerlek ve yatay geçen uçak pervanesi’ eski günleri hatırlatır. Bugün Spiker otomobilinizi ısmarladığınız andan itibaren adeta doğumunun her etabını montaj holündeki bir kamera ile sürekli seyredebilirsiniz. Sadece renkler değil, kişiselleştireceğiniz yüzlerce detay var. ‘O’ sadece sizin seçiminiz bir otomobil olacak.
İşte bu Spiker, geçen hafta kati olarak Saab’ı satın aldı. Saab’ın da kanında uçmak, uçak var.
Spiker, F1’den 24 saat yarışlarına kadar ‘spor’ yapan bir marka. Yeni şirket ‘Saab Spyker Automobiles’i bulunması gereken ‘niş’ noktaya getirecektir. Ünlü Rallici Ericsson’un dünyaya tanıttığı Saab, Opel’den kapı kolu, GM’den motor alarak kuş mu deve mi kararsızlığı ile yaşayamazdı.
Pazarlığın 74 milyon doları nakit Toplam 400 milyon dolar bittiği söyleniyor. Öte yandan İsveç Hükümeti, Saab’ın Avrupa Yatırım Bankası’ndan istemiş olduğu 400 milyon Euro’luk ödeneği garanti etmiş. Devlete bu yakışırdı doğrusu.
Saab’ı takip ettiğim hafta sürekli telefonum çaldı. İlkokul öğretmeni tavırlı bir ses ‘İskender Bey! Size Pegasus havayolları ve HSBC bankası olarak kart vermek istiyoruz!’
‘Teşekkür ederim kardeşim, ben yabancı markalar ile çalışmamağa gayret ediyorum; istemem!’ dedikten yarım saat sonra bir başka ‘müdüranım! telefonda; Biz, HSBC Bank olarakÖ’ ‘İstemiyorum kardeşim; istemiyorum! Telefonlar üç günde kesildi.
Sayın Ali Sabancı; sizin dedeniz bu ülkenin en büyük bankalarından birini kurdu; aslan gibi işliyor; pahallı hizmet filan ama hiç değilse yatırım yapıyor, üretim yapıyor; insanlar helali hoş olsun diyorlar; sizin aile ile aranız bozuk olabilir, bu yüzden Akbank ile çalışmıyor olabilirsiniz? (ben kalın kafalı olduğumu için pek anlamıyorum ama!) Başka yerli bankalar var; eğer siz gazetelere ilan verip ‘ey Türk tüketicisi, senin için uçak alıyorum benim uçaklarım ile uç!’ diyorsanız; benim de bu sualleri sorma hakkım doğuyor! Ben keyif ile Pegasus ile uçmaya devam edeceğim; ama HSBC ile çalışmayacağım. 3’üncü konu yerli elektrikli otomobil. En ciddi gazetelerimizden birinde aynen şöyle bir haber var;
İlk Türk elektrikli otomobili Mia Fransa’da üretilecek. Yanlış mı okuyorum diye birkaç kez daha okudum; ilk otomobilimizi Fransa’da ‘üretecekmişiz’ niye Fransa? Çünkü üretecek olan Heulliez Fransız şirketi ve elektrikli otomobil üzerine çalışmalar yapıyor. Okumağa devam ediyoruz; Bu MIA elektrikli aracı zaten Türkiye de satılmayacakmış? Daha sonra üretilecek olanlar belki satılırmış; Heulliez borçlarından dolayı batabilirmiş; onun için Türk sermayesi girişi (20 milyon avro) çok önemli imiş.
Ama Fransız Bakan para versek de bu yatırımın Türkiye’ye gitmesine müsaade etmezmiş!
Bütün bu toz duman içinde yegâne Türk olan, çizimin sahibi İsviçreli Mindset Holding’in hissedarlarından biri olan Murat Günak’ın doğum yeri! Böylesine bir karmaşanın ‘nasıl yerli otomobile’ dönüşeceğini sadece Fütürolog Alphan Manas izah edebilir! Soracağız kolay bir yolu yok mu bu yerli otomobilin?
[Radikal Gazetesi]