23 Ekim 2009

Türk Sivil Havacılığı nasıl geriletilir ve yok oluşa doğru itilir? [Yaşar ÖZTÜRK]

SHGM'nin yeni ücret tarifesi ile sivil havacılığımızın düşüşü Ocak 2007'de başladı. İki ayrı havayolumuzun uçaklarda yolcularına sunduğu dergilerinin Aralık 2006 sayısında, Türk Sivil Havacılığının Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım'ın görev süresi içinde nasıl bir atılım yaşadığını, nasıl hızla yükselişte ve gelişim içinde olduğunu, hayatında hiç uçmayanların bile devletin sektöre sağladığı teşviklerle uçabildiğini, yolcu sayısının nasıl arttığını anlatan bir Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü raporu yayınlanmıştı. Bu raporu, havacılığa gönül veren bir T.C. vatandaşı olarak, uzun yıllardır havayolu yolcusu olarak dünyanın diğer ülkelerinde ve ülkemizde uçan, sektörün içinde yolcu ve pilot olarak yaşayan birisi olarak mutlulukla okudum ve gurur duydum. Ancak 2007 yılı Ocak ayının ikinci haftasının sonunda, genel havacılık sektöründeki pilot ve paraşütçü arkadaşların bilgilendirmeleri sonucunda, yükselişte ve gelişimde olan, tüm dünya havacılarının kıskanarak izlediği sivil havacılığımızın, bizzat kanunla sivil havacılığı geliştirme göreviyle kurulmuş olan, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan hizmet ücret tarifesi ile gerilemeye hatta yok olmaya doğru itilmiş olduğunu görme bahtsızlığını yaşadım ve SHGM dışındaki havacıların %98'i ile birlikte bu kötü rüyayı yaşıyoruz.
Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın başbakanlığı sırasında, ABD'nin, Avrupa'nın, Uzakdoğu'nun ve Avustralya'nın ulaştıkları ekonomik gelişmişlik düzeyinin temelinde yatan ana sırlardan bir tanesinin sivil havacılık olduğunu, çok daha önceden görüp Türk Ulusuna "İstikbal göklerdedir" sözüyle, ulusumuzu gökyüzüne ve havacılığa yönlendiren Büyük Önder M.Kemal Atatürk gibi, saptayarak sivil havacılığa büyük teşvikler sağlaması ile sivil havacılığımızda tırmanış başlamıştı. Gelişmiş ülkelerin hepsinde, sivil havacılığa ve özellikle genel havacılık olarak isimlendirilen, ticari havacılığın dışındaki sektöre büyük kolaylıklar ve destek sağlanmıştır. Havacılığın ciddi anlamda ilk ortaya çıktığı 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında ne havacılık kanunu vardı ne de Sivil Havacılık otoritesi diye bir kavram ya da oluşum vardı. Havacılık hür bir şekilde ortaya çıkmış, hür bir şekilde gelişmiş ve kendi gelişimine paralel olarak, havacılığın teknik, fiziki ve sosyal özelliklerine ve ihtiyacına uygun olarak, deniz hukuku kurallarından da ödünç alınan kurallarla havacılık mevzuatı, hava hukuku ve Sivil Havacılık Otoriteleri yaratılmış ve gelişimlerini sürdürerek bugüne gelmiştir.
Türkiye dışındaki ülkelerde havacılık, havacılığın doğasına uygun biçimde yönetilmiş ve kuralları koyulmuştur. Havacılığın gelişimi tüm dünyada baş döndürücü bir hızla sürmekte ve bu hızlı gelişime paralel olarak da havacılık kuralları yeniden gözden geçirilmekte ve yeniden düzenlenmekte, yeni kurallar ve uygulamalar getirilmektedir. Ama Türkiye dışında, başka hiçbir ülkede görevi sivil havacılığın emniyetle gelişmesini ve yapılmasını sağlamakla görevlendirilmiş bir devlet kuruluşu (idare) kendi görevinin gereğini yapmak ve uçuş emniyetini sağlamak için, kendi vatandaşı olan veya olmayan havacıdan ücret talep etmemektedir. Çünkü bu kuruluşların yaptıkları iş, havacılığın düzenlenmesi ve emniyetin sağlanması görevidir. Kanunla kendilerine verilen görevi yerine getirmektedirler.Yeni SHGM Ücret Tarifesinde daha önce hiç yer almamış olan SHGM görevlerinin icrası için de, havacılardan ücret talep edilmektedir. Bu ücretlerin haksız olduğunu, sivil havacılığımızı yok edeceği uyarısında bulunan havacı arkadaşlara SHGM görevlilerinin, havacılık uzmanlarının verdiği yanıtlar çok ilginçtir.
"Bundan böyle Türkiye'de sivil havacılık pahalı olacaktır. Parası olan havacılıkla uğraşsın, olmayan bıraksın havacılığı" ve bir başka yetkili de küçük bir C172 uçağı ile uçup fotoğraf çeken saatlik uçuş ücreti $100- $300.- arasında olan bir genel havacılık mensubuna hitaben "Kardeşim dünyanın parasını kazanıyorsunuz, kazandığınızın bir kısmını da SHGM'ye vereceksiniz. SHGM mensubunun dünyanın parasını kazanıyorsunuz dediği havacının, bir saatlik uçuştan edindiği net karı $35 - $40 civarında. Kazancının vergisini de, vergi mevzuatımıza uygun olarak devlete ödemektedir.
Yeni tarife ile uçuş izni ücreti; uçuştan en az 4 gün önce başvurulursa 50 YTL, 3 gün önce başvurulursa 100 YTL, 2 gün önce başvurulursa 250 YTL., fotoğraf ve film çekimi uçuşu için izin ücreti tek bir koordinat için 100 YTL, paraşüt atlama izni ücreti 100 YTL., denize iniş kalkış uçuş ücreti 250 YTL. Genel havacılık sektöründe uçan pilotlar SHGM'ye çalışsa, kazanacakları paranın üzerine ceplerinden ilave yaparak ödeme yaparsalar uçabilecekler. Yoksa SHGM yetkililerinin söylediği gibi, başka işiniz mi yok, bırakın uçmayı, atlamayı, gidin başka işlerle meşgul olun. Bu işi parası olanlar yapsın. Anayasamızın eşitlik ilkesi de rafa kaldırılsın. Anlaşılan SHGM'deki yetkililer, havacıları çok zengin zannediyorlar. Havacıların kalbi ve beyni zengindir. Bugün dünyanın tüm diğer ülkelerinde olduğu gibi, ülkemiz havacılığında da bir ekonomik dar boğaz yaşanıyor. Yaşadıkları zorlukları, ayakta kalabilmek ve karizmayı lekelememek için belli etmemeye çalışan havacılarımıza, destek beklenirken, öldürücü darbe içeriden gelmiş bulunuyor. Yeni tarifeye göre, uçaklara bakım hizmeti veren kuruluşların her bir tip uçak için JAR 145, A1 Bakım yetkisi almak için hat bakımı için 5000 YTL, üs bakımı için 25.000 YTL ücret ödemesi gerekecektir. JAR 147 yetkisi için 40.000 YTL. Ödemesi gerekecek. Genel havacılık uçaklarına bakım hizmeti veren mütevazi bir bakım kuruluşunun en az beş tip uçağa bakım yetkisi için yıllık 200.000 YTL. ödemesi gerekecek.
Havayollarının durumu da daha iyi değil. Havayolu kurmak için ön başvurunuzun kabul edilebilmesi için dosyanızı verirken, 10.000 YTL., ön izin verilmeden önce 100.000 YTL. tarifeli havayolu için, 75.000 YTL. tarifesiz havayolu için, ön izni üç ay uzatmak için 50.000 YTL. onay ücreti, tarifeli uçuş yapacak havayolu için işletme ruhsatı alabilmek için 2.000.000 YTL (1.428.571.000 ABD Doları) ödemeniz gerekecek. Bu ücretleri ödeyebilecek havayolu işletmesi herhalde THY'nın dışında yok. THY da bu ücretleri öderse, bu giderleri bilet ücretlerine yansıtacağı için, yabancı rakipleri karşısında rekabet gücünü zayıflatacaktır. Türkiye dahilinde uçacak olan genel havacılar, amatörler, eğitim uçuşu, kontrol uçuşu yapacak olanlar, paraşütle atlayacak olanlar artık, havacılık deyimiyle on the ground olacak, bilgisayarlarda Flight Simulator ile yetinecekler. Uluslararası uçan havayolları ve diğer genel havacılık mensupları ve amatör havacılar, havacılığın dışına itilecekler. İtildiler bile. Birçok genel havacı 2007 Ocak ayı başından beri, yerde bekliyorlar. Bu akıl almaz ücret tarifesinin, ülke ekonomisine olumsuz etkilerinin değerlendirmesini ekonomistlere bırakarak, ülke havacılığının hadım edilmekte olduğunu söylemek için uzman olmak gerekmediğini söylemeliyim.
Türkiye dışında böyle bir uygulama yok.1988 yılından bu yana hem bir uçucu hem de bir hava hukukçusu olarak, yurt dışında ABD'de, Avrupa ülkelerinde, Rusya Federasyonunda ve Gürcistan'da çok değişik zamanlarda ve yerlerde bulundum ve uçtum. Bu ülkelerde ve diğer uluslararası kuruluşların hava hukuku etkinliklerine katıldım. Hiçbir yerde uçuş planı doldurduğumuzda, uçuş izni ücreti verdiğimi hatırlamadığım gibi, mevzuatını yakından takip ettiğim ülkelerde de sivil havacılık otoritelerinin, uçuş izin ücreti, bakım kontrolü, hava elverişlilik sertifikası, ön izin ücreti vs gibi ücretler aldığını görmedim ve duymadım. Bu yazıyı kaleme almadan önce son durumu bir kez daha kontrol etmek istedim ve ABD, İngiltere'de, Almanya'da, Avustralya'da hava hukuku sahasında uzman olan ve bazıları da halen aktif pilot olan meslektaşlarımla görüştüğümde, böyle bir şeyin ülkelerinde olmadığını, belki verilecek çok özel hizmetler için olabileceğini söylediler. Burada havaalanına iniş, konaklama ve havaalanı kolaylıklarından yararlanma, seyrüsefer kolaylıkları için havaalanı işletmecilerine ödenen ücretin, bahsettiğimiz SHGM ücretinden ayrı bir konu olduğunu belirtmeliyiz. İngiltere'de hava elverişlilik sertifikası için uçağa gerekli bakımların yapıldığını, AD ve SB'lerin uygulandığını kontrol için gelen CAA mühendisi tulumunu giyip bizzat kontrolleri yaparak hizmet verdiği için o mühendisin sarf ettiği mesai için saat ücreti baz alınarak ücret ödeniyor. Bunun dışında bir ücret ödenmesi söz konusu değil. Tüm ülkeler, Sivil Havacılık Otoritesini kurarken, hepsinde mevcut olan tek amaç hedeflenmiştir. "Sivil havacılığın emniyetle yapılması ve geliştirilmesi." Bunun için devlet olarak, düzenleyici ve kontrol edici kamu görevlerini yerine getirmektedirler. Ülkemizdeki son durum ise, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün kuruluş amaçlarının dışında, havacılığın doğasına aykırı, gelişmeyi köstekleyici, ülke ekonomisine darbe vuracak düzenleme ve uygulamalar yapıldığıdır. Bu uygulama ve mantalite ile maalesef Türk Sivil Havacılığı hızla düşüşe geçirilmek üzeredir. Sivil havacılık bitirilmektedir.Bu uygulama, milli hukukumuza uygun mudur ?
Bu soruya olumlu cevap verebilmek maalesef mümkün değildir. Her ne kadar, ilgililer bu ücret tarifesini Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat Kanununa göre oluşturduklarını ve SHGM'nin verdiği hizmetler karşılığında bu ücretleri, SHGM'nin bütçesini oluşturmak amacıyla yaptıklarını söylüyorlarsa da, uygulama yürürlükteki yasalarımıza aykırıdır.
Her şeyden önce, saptanması gereken husus, SHGM'nin bu ücretleri verdiği hizmet karşılığı talep edip etmediğidir. Söylemeliyiz ki, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün ücret tarifesinde yer alan ve karşılığında ücret talep edilen kalemler, SHGM tarafından verilen bir hizmet değildir. Türk Sivil Havacılığının gelişimi, havacılık kuralları içerisinde emniyetle havacılık faaliyetlerinin icrası için, düzenleyici kamu otoritesi olarak bu görevleri SHGM yerine getirmektedir. SHGM verdiği izinler için ücret isteyemez. İdare hukukundaki "kamu hizmeti" başka bir kamu görevi ile karıştırılmaktadır. İngiltere'deki uygulama gibi, mühendisini bizzat göndererek inceleme ve kontrol için belki ücret talep edebilir diyeceğim, ancak Danıştayımızın muhtelif kararlarında "...'nın kontrolünün .....'nin asli görevi içinde bulunduğundan...ve dolayısıyla..kontrol ücreti istenemez", ".dair yapılan denetimlerin,......'in asli ve zorunlu kamusal görevlerinden olduğuna, dolayısıyla bu görevin yerine getirilmesinden dolayı .....'nın denetlediği iş yerlerinden ücret isteyemeyeceğine" denilmekte olduğundan onu da diyemeyeceğim. Burada gözden uzak tutulmaması gereken bir başka husus da, SHGM'nin bu uygulamasının AB standartlarına ve uygulamalarına ne derecede uygun düştüğüdür. McGill Üniverstitesi profesörlerinden bir üstadın söylediği gibi, havacılık uluslararası bir iştir. Bunun doğal sonucu olarak da hava hukuku da uluslararasıdır. Uluslararası karakterdeki bir fonksiyonu, işi ve onun kurallarını kendi düşüncenize ve milli mevzuatınıza göre keyfi olarak düzenleyemezsiniz. Tıpkı kalkış yaptığı meydanın basınç değerine göre altimetresini ayarlayarak kalkış yapan hava aracının, tüm uçuşunu kalkış yaptığı meydana göre ayarlanan altimetre ile sürdüremeyeceği gibi.
Ümidimiz odur ki, Sayın Ulaştırma Bakanımız Türk Sivil Havacılığının bizzat onu korumak ve geliştirmek amacıyla kurulmuş olan kuruluş tarafından felç edilmesine engel olacak adımları atar ve bu fatal hatadan bir an önce geri dönülür. Havacılığın bir başka hayati kuralı da, hata veya arıza fark edildiği anda hemen giderilmelidir, gecikildikçe başlangıçtaki o küçük hata devleşerek dönüşü mümkün olmayan acı sona hızla götürür.