ÜMİT Boyner’in Başkanlığı ile birlikte, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) sanki farklı bir konuma geçmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.
“Gösterilmeye çalışılıyor” diyorum çünkü Başkanların konuşmalarına baktığımda, elbette hepsi kendi üslubunu yansıtıyor ama, içeriklerin hemen hemen aynı olduğunu, ilkesel bazda savunulanlarda farklılık bulunmadığını görüyorum. Peki, bu izlenim neden uyandırılmak isteniyor?
Bu izlenimi yaratma konusunda hükümet yanlısı basın organları ile yazarların başı çektiğini görüyoruz. O zaman neden aslında temelde fark yokken, sanki Ümit Boyner ile birlikte duruş farkı yaşandığı izlenimi yaratılmaya çalışılıyor? Bence amaçlardan biri “Arzuhan Doğan Yalçındağ döneminde sanki TÜSİAD’ın hükümete karşı subjektif bir tavrı varmış” gibi göstermek olabilir. Halbuki Yalçındağ’ın söyledikleriyle Boyner’in söyledikleri arasında, üslup dışında önemli bir farklılık bulunmuyor.
Bence en önemli neden ise Hükümetin önümüzdeki dönem için TÜSİAD desteğine duyduğu büyük ihtiyaç. Yıpranan ilişkileri onarmak ve toplumsal olarak sıkıntıya girdiği bir dönemde büyük patronları yanında görmek istiyor. Yönetim anlayışı “ne aldım, karşılığında ne verdim” olan, her şeyi bir pazarlık konusu yapan bir anlayış, alacağı destek karşılığında mutlaka büyük patronlara bir şeyler teklif edecektir. Aslında büyük patronlar da pazarlığı iyi bilirler ama karşılarındaki güç “devlet gücü” olduğu için pazarlıkta başarılı olurlar mı, bilinmez...
Başkan Boyner ve TÜSİAD yönetim kurulu üyelerinin geçen hafta Ankara’da yaptığı temaslarda Başbakan ve bakanlardan büyük teveccüh gördüklerini duyduk. Şimdiye kadar olmadığı biçimde övgüler, birlikte hareket etme sözleri almışlar.
Hükümetteki bu ani değişimin koordineli olduğu açık ve bazı patronlar “Acaba başımıza gelecek bir şey mi var?” demekten kendilerini alamıyorlar. “Eninde sonunda işadamıdır, gerektiği kadar tavizi verip alacağı bir şey varsa alır” diyebilirsiniz ve haklısınız da...
ANAYASA’NIN ODAĞI
Ancak benim bildiğim büyük patronlar, yaşam tarzı dahil, sonunda kaybedecekleri şeyler çok büyükse buna razı olmazlar. Üstüne üstlük iktidardaki anlayışın sadece kendilerini dönemsel olarak kullanıp sonunda devre dışı bırakma niyetini görüyorlarsa, her şeye razı olmazlar...
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Ankara’daki temasları sonrası yaptığı konuşmada “Hiç bir kurum ile mutlak fikir birliği içinde olmak veya kategorik olarak farklı düşünmek gibi bir anlayışları” bulunmadığının, özellikle altını çizdi.
Vergi gelirlerinin yüzde 80’ini ödeyen, demokratikleşme anlayışını sürdürülebilir büyüme ile birlikte kurum müktesebatına taşımış bir kurum olarak, sorumluluklarının gereği oluşan taleplerini tüm yetkililer ile paylaştıklarını söyledi. Boyner ve Yönetim Kurulu üyelerinin sadece Cumhurbaşkanı ve hükümet üyelerini değil, CHP ve MHP liderlerini de ziyaret edip, bu görüşlerini aktardıklarını, buralarda da iyi kabul gördüklerini biliyoruz.
Ancak dediğim gibi; Hükümet ve yandaşlarının TÜSİAD’ı “iktidar yanlısı bir konum”a çekmek istedikleri, buna ihtiyaç duydukları da ortada.
Bence bu tavırlarıyla hem eski hem yeni başkana da haksızlık etmiş oluyorlar ama...
Boyner, temaslar sonrası yaptığı konuşmada “açık bir yol haritası bulunmamasını” eleştirirken, anayasa değişik liği gereğine de değindi. Boyner, bu konuda “Yeni Anayasa’nın odağında devlet, ordu veya cemaat gibi unsurlar değil, doğrudan birey olmalıdır. Yeni anayasa ve yargı reformu kuvvetler ayrımı prensibini, yani yasama, yürütme ve yargının bağımsızlığını evrensel ölçütlerde karşılayabilmelidir. Bu iki nokta TÜSİAD’ın demokratikleşme yaklaşımının vazgeçilmez temelleridir” şeklinde konuştu...
Sizce TÜSİAD’ın bu temel anlayışı ile Hükümetin anlayışı, örtüşebilir mi?
[Hürriyet Gazetesi] [02 Mart 2010]